Tiroid bezinin az çalışması sonucu tiroid hormonlarının olması gerken düzeylerin altında olmasına “hipotiroidi” denir. Hipotiroidi, halsizlik, yorgunluk, kabızlık, cilt kuruluğu, saç dökülmesi, depresyona benzer ruh hali ve isteksizlik, kadınlarda adet düzensizliği ve düşükler gibi sorunlara yol açabilir.
Tiroid bezinin büyümesine ‘’guatr’’denir. Ama tiroid bezi büyürken dışarı doğru değil de göğüs kemiğinin arkasına, aşağı doğru büyürse buna ‘’iç guatr’’ denir. İç guatr olduğu zaman hasta tiroidinin büyüdüğünü aynada veya kendiliğinden anlamayabilir, dışarıdan bakanlar da farketmeyebilir. Bu nedenle tiroid muayenelerinin check-up sırasında doktorunuzca yapılması uygun olur.
Diyabet riskiniz önceden tespit edilir ve gerekli önlemler alınıp takip edilirseniz tip 2 diyabete genetik yatkınlığınız olsa bile diyabeti önlemek mümkündür. Tip 2 diyabet riskinin hesaplanması için yaşınız, boy ve kilonuz, fiziksel aktivite miktarınız, yeme alışkanlıklarınız, kan tetkikleriniz gibi birkaç parametreyi doktorunuz değerlendirerek size yardımcı olabilir. Tip 1 diyabetin önlenmesi henüz mümkün değildir.
İnsülin kullanan herkes tip 1 diyabet hastası değildir. Tip 1 diyabet insülin salgılayan pankreas hücrelerinin eksikliği, insülin salgılamaması sonucu ortaya çıkan ve tanı konduğu andan itibaren sadece insülin kullanılarak tedavi edilebilen, genellikle çocukluk veya genç erişkinlik döneminde ortaya çıkan, tip 2 diyabetten faklı bir hastalıktır. Obezite ile ilişkisi yoktur.
İnsülin bağımlılık yapan bir ilaç değildir, vücudumuzun kendi ürettiği bir hormondur. İnsülin kullanımı sadece tip 1 diyabetle sınırlı değildir, tip 2 diyabette de insülin kullanmanın zorunlu olduğu durumlar vardır. İnsülin başlanan tip 2 diyabet hastalarının bir kısmı pankreas rezervleri yeterli ise uygun koşullarda tekrar tablet kullanımına dönebilirler.
Tip 1 diyabet insülin hormonunun eksikliğinde, tip 2 diyabet ise insülinin etkisine direnç nedeniyle insülinin yeterli çalışamaması sonucu oraya çıkan hastalıklardır. Bitkisel destek tedaviler insülin direncini azaltmada ilaçlar kadar başarılı değillerdir, bazıları ilaçların etkisine yardımcı olacak şekilde hastalar tarafınca kullanılabilir. Ancak insülinin yerine geçebilecek bitkisel bir tedavi yoktur.
Polikistik over sendromu, menstrüasyon düzensizlikleri, akne, vücutta kıllanma artışı gibi belirtilerle ortaya çıkan, over (yumurtalık) düzeyinde insülin direnci ve hormonal dengesizlikler nedeniyle gelişen bir hastalık tablosudur ve bulguların şiddeti ve laboratuvar sonuçları her hastada aynı olmayabilir. Hastalığın tedavisinin muayene ve tetkik sonuçlarınızla beraber yapılacak bir değerlendirme sonunda düzenlenmesi gerekir.
Yüksek tansiyon genellikle “idiopatik” yani altında bir neden bulunamayan bir hastalık olsa da ilk tespit edildiğinde kalp, böbrek ve hormonal nedenli olup olmadığı araştırılır.
Hormonal hastalıklardan tiroid ve böbrek üstü bez bozuklukları ve bazen hipofiz hormonlarındaki sorunlar hipertansiyon nedeni olabilir. Hormonal nedenlerin araştırılması için bu hormonlarla ilgili muayene bulgularının olup olmadığının iyi bir endokrinoloji muayenesi ile değerlendirilmesi uygun olur.
Adet gecikmeleri, akne, kıllanma artışı gibi durumlarda böbrek üstü bez ve yumurtalık hormonları ile ilgili değerlendirme, tiroid tetkiklerinin görülmesi uygun olur. Sık menstrüasyon için ise kadın doğum muayenesi yanı sıra tiroid testlerinin de kontrol edilmesi önerilir. Akne, kıllanma artışı olmadan adet gecikmeleri olması durumunda da jinekolojik muayene ile beraber endokrinolojik muayene de gerekebilir.
Tüm uluslararası diyabet kılavuzlarında önerilen, Tip 1 diyabet hastalarının diyabet tanısı aldıkları 1 yıl içinde, Tip 2 diyabet hastalarının ise tanı konar konmaz göz muayenesi olmalarıdır. Diyabete veya hipertansiyona bağlı retina bozukluklarında hastanın uzun yıllar hiçbir şikâyeti olmayabilir, görme problemi fark edilmeyebilir.